Selam genç, n’aptın ?

Sabah dikleme “Ulan Hurşit huyundur çalmadan yapamazsın” diyerek uyandım. Acaba diyorum rüyamda televizyon izliyordum da samanyolutv Şekerpare mi yayınlamıştı. Tam karar veremiyorum. Ama rüyamda televizyon izleyecek kadar sıkıcı biri olduysam bu konuda birşeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum. En azından bir playstation alır ekipçe sıkılabiliriz evde.

Çok geçmeden kendimi iş yerine gelebilmek için yola attığımda, yol üstündeki simitçinin beni görüp “Buyur abi” diyerek daha ben gelemeden hazır ettiği poşedi alıp seri adımlarla ilerledim. Tam olarak gözleri açamadığımdan mütevellit simitçinin bana Dolapdere Caddesi’nde yürüyen birinden çok, takım elbiseli bir patronmuşum da gökdelene girerken sabah kahvemi elime tutuşturuyormuşcasına hareketini ofise girdikten sonra algılayabildim. Evet çok muhteşem bir insanım yemin ediyorum.

Yine yolda yürürken denk geldiğim ve söz söylemeden geçemeyeceğim şeylerden biri ise; uzun süre saç sakal karışık gezip arkasından bir akşam vahiy gelmiş gibi berbere kendini teslim eden kişilerin, sabah güneşiyle yüzlerindeki parlaklığı görünce makak maymunun götüne hakaret edercesine bir pürüssüzlüğü seziyorum. Bu bana acı veriyor zira insanların suratına “LÖBÖÖÖFF!” şeklinde benzettiğim şeyi söylediğimden, kırılabiliyorlar. Sizi kırdıysam özür dilerim ama çok da sikimde değilsiniz açıkçası.

Bu sabah mottomu değiştirsem mi diye düşündüm ama karakteristik olarak çok muhteşem birine gönül koyduğumdan bunun imkansız olduğunu farkettim. Nereden baksan “Ben ekmeğimdeyim” piyasadaki en sağlam mottolardan biri, kabul edelim lütfen… Haliyle humanist yapımızın tamamen biolojik olarak tür benzerliğiyle alakalı olduğunu düşündüğümden, genlerime karşı çıkarak sadece kendimi destekleğim tek kişilik bir parti gibiyim. Parti dediysem kop kop, disko disko parti değil, siyasi olup siyasetin ılımlarından uzakta duran, ama her türlü yalanı söyleyip, söylediği yalanın altından kalkabilen tipten. Siyasi mesajı da verdiğime göre bu konuyu da es geçebilirim.

Şort giyme mevsimi geldi geleli kadınlardan çok erkeklerin kıllı bacaklarını göstermeye başlamaları, daha başındayken yazdan tiksinmeme sebep oldu. Etrafım pişmaniye canavarlarıyla doluymuş gibi hissediyorum. Flash Gordon’u çağırıp beyzbol sopasıyla bel kemiklerine girmesini isteyesim var, elimde değil.

Bugünlük metnimin sonuna gelirken, şurada emeği geçen kendime, sonra send butonuna basacak olan kendime ve yine cümle kurma konusunda kendime teşekkür edip, pazartesi sabahında bu kadar beyni yakmış olduğum için alkışları yine kendime borç biliyorum. Bir cümlede kendimi ancak bu kadar övebilirdim sanırım derdim ama pek inandırıcı olmaz bence.

Selametle,

M.