Valla bak, sen şimdi dur, ben sana dönerim. Kök salmanı da beklerim. Kökü olan insanlar daha bir oturaklı oluyor. Şimdi burada bahsettiğim kök ile o kök bir değil tabii. Götün başın ayrı oynamasın diyorum sadece. Öhm, neyse.

Bak bak, şimdi toplandım ilerliyorum, köşede ne göreyim… Hah işte sonra anlatırım şimdi olmaz diyerek ortamdan kaçarcasına uzaklaşıyorum. Gizem katacağım derken tek mumla apartman aydınlatmaya benziyor sonra. Dizi dediğin yormasın insanı arkadaş. Daralıyorum yer yer. Merak uyandır da en azından elle tutulur birşey ver yahu. Elle tutulur dediysem promosyon bardak altlığını kastetmiyorum, yanlış anlaşılma olmasın. Zaten bardak altlığı kullanmak gibi bir alışkanlığı elde edemedim henüz. Bir süre denedim, ama olmadı. Yemedi yani. Oysa evde abuk subuk bir sürü bardak altlığı da var.

Bardak altlığını geçtim bir de amerikan servisler vardı, çok acaip işlerdi yahu. masa örtüsü kirlenmesin diye tabağın altına yerleştirir, oldu da birşey dökülürse onun üzerine dökülmeli diye stres yapardım. Ne masa örtüsüymüş arkadaş… 21 yüzyıldayız hala masa örtüsünün kirliliğini dert ediyoruz.

Fiskos takımları vardı bir de. Fiskos kelimesini daha çok dedikoduya yorduğumdan mütevellit altın günlerinde kullanılabilecek, dedikodunun baş tacı mamalar ve çayı üzerinde taşıyabilecek nacizane ev hanımı dostudur bence bu zibidi. Altın günü, paralı gün vb bir çok isimle anılan hanımların toplaşması ve çocuklar üzerindeki travmatik etkilerinden bahsetmek isterdim aslında, o niyetle başlamıştım cümleye. Olmadı yahu. Kaderci takılarak alnımıza ne yazılmışsa o diyerek es geçiyor, ortamı yapıyor ve yamuk bir vuruşla topu yan direkten dışarı atıyorum. Bu toplaşmalarda masada hazırlanmış envai çeşit gıdanın misafirler almadan ellenemez oluşu her çocuğun içindeki hınzır ve bir o kadar da çakal genci ortaya çıkarmıştır bana sorarsanız. Masa altlarından geçip, çaktırmadan eli yukarı atarak, artık şansa ne gelirse masa altında yiyen veletlerin hissettiği başarı duygusu öss de birinci gelmiş gençlerimizde bile olamaz bence.

Gençlerin önünü açın azıcık, yol verin, sinemada önlerine uzun boyluysanız oturmayın, azıcık efendi olun lan.

Ne diyordum nereye geldim yine,
Yeter madem bu kadar.
Meh.