Klark diye başlık attıysam isimden bahsettiğimi düşünmeyin bence. Mekanın kenar köşelerinde oturan, orta masaları av sahası edinmiş ve her gelen gence klark çeken abileri diyorum. Bu abiler, öyle abilerdi ki, derby samurai ile traş olur, yeri gelir burunlarından kıl aldırmaz, yeri gelir göğüs kılları arasından kolye sallandırırlardı. Ceket omuzda, afilli mahalle delikanlısı tavırlarıyla ün yapmış, madurun yanında, zalimin karşısında, barbutun başında olmakla da ün salmışlardı.

Bu abilerin bir üst versiyonu olan kadir abi vardı, kendisi klark çektiği lokasyona bağlı olarak, avm de vitrin camı, cafede gözlük camı, evde tuvalet aynası kırabilecek güçteydi. Taa ki klark çekebilme yetisini kaybedecek yaşa gelene kadar. Sonra aldı desidero’yu yanına, eğitimini verdi, raconu kesti ve piyasalara saldı. O gün bugündür usta çırak ilişkisiyle klark çekiciler olarak tabir ettiğimiz ekip hep yaşamakta. Sayıları git gide azalmasına rağmen, çizgilerini korumakta ısrarcı olmaları bizim de ilgimizi çekmiş, kendilerini ortamlarında izlemek için gizli kamera ile takip etme kararı almıştık. Her haltı hazır edip tam mekana yerleşmişken, liderlerinin attığı klark ile kameramızın merceği kırıldı, aynı anda heyecandan bayılan bir kızla ilgilenirken telefonla bile görüntü alamadık…

Haberciliğimizden şüphe etmemenizi, yiyorsa gidip klark çeken abileri görmenizi hepinize tavsiye ediyor, ancak güneş gözlüğü kullanmadan göz göze gelmemeyi mutlakiyet ile tavsiye ediyorum. Zira bu soyu tükenmekte olan türün geleceğe bırakacak onlarca yıllık yetenek mazisi tarih sayfalarına karışmadan önce, herkes bir kere uzaktan da olsa bu heyecanı tatmalıdır.

Bugünlük net cio istanbul belgeselimizin sonuna gelirken, yapımda emeği geçen kekremsi toynaklara teşekkürü borç bilir, sonraki belgesellerimizde buluşmak dileğiyle,

Şimdi dağılın ulan canlarım.
meh.

PS: Yakaladığınız görüntüleri PK 34000 adresine, posta yoluyla iletin, belki kullanırız sanırım bir ihtimal.